Fransız İhtilali'yle birlikte ortaya çıkan yeni siyasal yapılanmalarda, "mevcut düzenin - statüko'nun", HALK LEHİNE değiştirilmesini isteyen siyasal kuruluşlarla, onların destekçilerine "SOLCU" denildi.
Öte tarafta yani SAĞ da oturanlar da, zenginlerin, güçlülerin, derebeylerin, toprak ağalarının kendileri ve Kilisenin temsilcileri olmuştur. Onlara da SAĞCI, denilmiştir.
Yani yukarıdaki yapmış olduğum tanım tüm dünyada geçerli olan bir tanımlamadır. Yani Sağ kanat işveren bölümünün zengin olmasını destekler işçinin durumuna ah vah eder ama işçi için bir olanak tanımaz. Sol kanat ise daha çok işçi sınıfını sahiplenir ve gelir farkının açılmasına sıcak bakmaz. Bu sebeple tüm dünyada işveren sınıfı ve zengin kısmın çoğu sağı desteklerken solu destekleyenler genelde alt kadro ve fakir kişiler oluyor.
Peki Türkiye'mizde olay böyle mi ? Türkiye'de nedendir bilinmez bu işler tamamen tersine yürür. Çünkü en basitinden dünya genelinde sağ ve sol sadece ekonomik düşünce ayrımı anlamına gelirken Türkiye'mizde dinci ve dinsiz anlamına getirilmiştir. Sağ ben müslümanım dindarım dedikçe oy kazanıyor sol partiler gelir düzeyi ekonomik düşünce özgürlük dedikçe oy kazanmaya ÇALIŞIYOR.
Üst kısımda alıntı yaptğım grafik sağ ve solun nasıl oluştuğunu ve bu zamanlarda sırarla din diye empoze ettirilmeye çalışılan kemalizmin önemini gösteriyor. Gelin biraz bu grafikten bahsedelim...
Anlaşıldığı üzere grafiğin sağ tarafı sağ partileri ve düşünceleri sol kısmı da sol parti ve düşünceleri temsil ediyor önce bunları yorumlayıp sonra Kemalizmi size ifade etmeye çalışayım. Sol yapısı gereği özgürlükçü bir düzene sahiptir sağ ise sahiplenici düzeni vardır. Bu iki düşüncenin de aşırısı halk içinde düzen bozmaktadır. Yani sağda en uc kısımda faşizm ( kendinden olanı sevmek ( ırkcılık).) sol kısımda ise anarşi ( birey tamamen özgür hiçbir sınır yok bu durumda kişi öldürmek dahi kişisel özgürlüğe girer). İçeri doğru girelim karşımıza sağdan muhafazakarlık soldan da komünizm geliyor hemen anlatalım. Muhafazakarlık kişisel düşünceyi değil belli bi liderin dediklerini kapsar yani evde son ses liderindir. Komünizm ise zengin fakir ayrımının olmadıgı bi düzeni savunup gönüllere girse de ülke sınırlarını yoksaydıgı için kendi topuğuna sıkmaktadır.
Evet şimdi geriye kaldı 4 ayrı bakış açısı ve ben size bu bakış acılarının M.K. Atatürk'ün ekonomik düşüncesini acıklamaya calısacagım ( yanı aslında ekonomik bakıs acısına hanı su din diye güdülen)....
Kurtuluş savaşından sonra ülke bitap düşmüş ne zengininde iş yeri nede fakirinde çalışacak dinçlik kalmıştır. Ancak Atatürk ekonomik açıdan dünyada kimsenin uygulamadığı kendine has bir ekonomik sistem kurmuştur. Örneğin şöyle düşünün bir arı var ve elimizdeki tüm bu çiçeklerden işe yarar polenleri topluyor. Tekrar yukarıdaki taploya dönersek kırmızı dairenin içinde 4 ayrı düşünce göreçeksiniz. Bu düşüncelerin tüm iyi yönleri alınmış ve işe yaramayacagı düşünülen zarar vereceği düşünülen her şey dışalarak KEMALİZM EKONOMİK SİSTEMİ kurulmuştur. Tablolar içerisinde hangi düşünceden ne alındığı belirtilmektedir.
Bizim ülkemizde çoğu kimse aslında neyi desteklediğini bilmemektedir. Geyik yapma amaçlı öğrenilen bilgilerle siyaset olmaz. Bilmediğin suya tedbirsiz dalınmaz
http://blog.milliyet.com.tr/nedir-bu-sag-ve-sol-gorus-/Galeri/?GaleriNo=16802&Page=1

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder